
Tedarik Zincirinde İnsan Hakları İhlalleri: Çocuk İşçiliği ve Modern Kölelik
Fikret SebilcioğluTedarik zincirlerinde gizlenen çocuk işçiliği ve modern kölelik riskleri, iş dünyasının en büyük insan hakları sınavlarından biri. Bu yazıda, ihlallerin boyutları, şirketlerin sorumlulukları ve dikkat edilmesi gereken kırmızı bayraklar ele alınıyor.
Her yıl 12 Haziran’da, çocuk işçiliğine karşı küresel farkındalık yaratmak amacıyla Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü kutlanıyor.
Çocuk işçiliği, 21. yüzyılda hala çözülmemiş bir insan hakları sorunu olarak karşımızda duruyor. Küresel tedarik zincirlerinin derinliklerinde gizlenen bu ihlaller, modern köleliğin en görünür ve en acı yüzlerinden biri olmaya devam ediyor. Bu yazı ile, çocuk işçiliğinin gerçek boyutlarını ve iş dünyasının sorumluluklarını ortaya koymayı amaçladım.
Modern Köleliğin En Acı Yüzü: Dünya’da ve Türkiye’de Çocuk İşçiliği
Çocuk işçiliği, yalnızca çocukların eğitim hakkının ellerinden alınması anlamına gelmez; aynı zamanda fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimlerinin ciddi şekilde zarar görmesine yol açan bir insan hakları ihlalidir. Bu durum, modern köleliğin en yaygın ve görünür biçimlerinden biri olarak kabul edilir. Zorla çalıştırma, borç esareti, insan ticareti gibi uygulamalarla birlikte düşünüldüğünde, çocuk işçiliği yalnızca bireysel dramlar yaratmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal adaleti, eşitliği ve sürdürülebilir kalkınmayı da tehdit eder.
Eğitimiş’in 2025 yılı raporuna göre dünya genelinde yaklaşık 160 milyon çocuk – yani her 10 çocuktan biri – piyasa tarafından ucuz iş gücü olarak kullanılmakta ve bu durum çocukların hem fiziksel hem de psikolojik gelişimlerine zarar vermektedir. Türkiye’de ise artan ekonomik baskılar ile birlikte çocuk işçi sayısının yaklaşık 1 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Modern Kölelik ve Çocuk İşçiliği İş Dünyasının Gündemine Nasıl Girdi?
Çocuk işçiliği ve modern kölelik kavramı, insan hakları savunucuları ve uluslararası kuruluşlar tarafından uzun süredir dile getirilse de, iş dünyasının gündemine sistematik şekilde girişi özellikle 2010’lu yıllarla birlikte hız kazanmıştır. Bu dönüşümde birkaç önemli gelişme etkili olmuştur:
- 2011: Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri (UNGP) – Bu ilkelerle birlikte şirketlere, insan haklarına saygı gösterme ve olumsuz etkileri önleme sorumluluğu açıkça tanımlandı. Modern kölelik, bu kapsamda doğrudan ele alınan bir konu haline geldi.
- 2015: Birleşik Krallık Modern Kölelik Yasası – Şirketlere tedarik zincirlerindeki çocuk işçiliği de dahil zorla çalıştırma ve insan ticaretiyle mücadele yükümlülüğü getirdi. Öncü bir yasal düzenleme olarak iş dünyasında farkındalığın artmasına neden oldu.
- 2018 – OECD’nin Sorumlu İş Davranışı Rehberi (Responsible Business Conduct – RBC) – İnsan hakları çerçevesinde, zorla çalıştırma ve çocuk işçiliğiyle mücadelede iş dünyasına hem etik hem de operasyonel bir çerçeve sundu.
- 2023 – Almanya Tedarik Zinciri Yasası: Bu güncel yasa, büyük ölçekli şirketleri doğrudan ve dolaylı tedarik zincirlerinde insan hakları ihlallerini – özellikle çocuk işçiliği, zorla çalıştırma ve modern kölelik gibi durumları – tespit etme, önleme ve raporlama yükümlülüğü altına soktu.
- ESG ve sürdürülebilirlik raporlama standartlarının yaygınlaşması – Yatırımcılar ve denetleyici kurumlar, modern kölelik gibi insan hakları ihlallerinin açıklanmasını ve bu risklere karşı önlem alınmasını talep etmeye başladı.
Modern Kölelik ve Çocuk İşçiliği ile Mücadelede Şirketlerin Sorumlulukları Neler?
Tüm bu uluslararası ilkeler, yasal düzenlemeler ve standartlar; şirketlere çocuk işçiliği, zorla çalıştırma ve modern kölelik gibi insan hakları ihlallerini tespit etme, önleme, izleme ve raporlama gibi çeşitli yükümlülükler getirmektedir:
- Risk tespiti ve değerlendirme: Şirketlerin kendi faaliyet alanlarında ve tedarik zincirlerinde çocuk işçiliği ve zorla çalıştırma riski taşıyan noktaları sistematik şekilde tespit etmesi beklenmektedir. Bu analiz, ülke riski, sektör riski, ürün riski ve işgücü yapısı gibi kriterlere göre yapılmalıdır.
- Politika ve prosedür geliştirme: Şirketler, insan haklarına saygı, modern kölelik ve çocuk işçiliği yasağına ilişkin açık ve bağlayıcı politikalar oluşturmalıdır. Bu politikalar, tedarikçilere de iletilmeli ve sözleşmelere eklenmelidir.
- Tedarikçi seçimi, denetimi ve izleme: Özellikle yüksek riskli ülkelerde veya sektörlerde faaliyet gösteren tedarikçilere yönelik seçim (Onboarding) öncesi Due Diligence çalışmalarının ve yerinde denetimlerin yapılması beklenmektedir.
- Çalışan ve tedarikçi farkındalık eğitimleri: Hem şirket çalışanlarına hem de tedarikçi çalışanlarına yönelik, modern kölelik ve çocuk işçiliği konularında farkındalık eğitimleri verilmelidir.
- İhbar mekanizması kurulması: Şirketler, çocuk işçiliği veya zorla çalıştırma gibi ihlallerin bildirilebileceği gizli ve güvenli ihbar kanalları oluşturmalı ve bu mekanizmaları tüm paydaşlara açmalıdır.
- Düzeltici faaliyet ve yaptırım mekanizmaları: Şirketlerden, tespit edilen ihlaller karşısında, sadece tedarikçiyi değiştirmesi değil, aynı zamanda düzeltici eylem planları oluşturması ve süreci takip etmesi beklenmektedir.
Modern Kölelik ve Çocuk İşçiliği İhlalleri Hangi Yöntemlerle Gizleniyor?
Bu ihlallerin şirket içinde gizlenmesinde en yaygın kullanılan suistimal yöntemleri aşağıdaki gibidir:
- Veri ve belgelerde manipülasyon: Modern kölelik ve çocuk işçiliği uygulamaları genellikle saklanır. Şirketler veya tedarikçiler, denetimlerden kaçmak için bordroları, yaş belgelerini, çalışma saatlerini ya da iş gücü kayıtlarını sahte belgelerle manipüle edebilir. Bu durum belge sahteciliği, kayıt dışı istihdam ve “Hayalet çalışan” gibi iç suistimal yöntemleriyle örtüşmektedir.
- Denetim mekanizmalarının bilinçli olarak zayıflatılması: Yolsuzluk, modern köleliğin sürmesine olanak tanıyan sistemin en önemli parçasıdır. Bazı durumlarda yerel yetkililere rüşvet verilerek denetimlerin göz ardı edilmesi sağlanır. Bu tür uygulamalar, hem devlet tarafında hem de özel sektör içerisinde etik dışı işbirliklerine işaret eder.
- Tedarik zincirinde şeffaflık eksikliği: Çok katmanlı ve karmaşık tedarik zincirlerinde, taşeronların kullandığı yasa dışı iş gücünü görmezden gelmek ya da maksatlı olarak denetlememek, hem suistimal riski taşır hem de yasal yükümlülükleri ihlal eder. Bu “bilerek görmeme” durumu, etik olmayan bir iş modeli haline gelebilir.
- İhlallerin bildirilmemesi ya da üstünün kapatılması: Modern kölelik ya da çocuk işçiliği vakalarının şirket içinde bildirilmemesi, özellikle üst yönetim seviyelerinde bu tür bilgilerin bilinçli şekilde gizlenmesi, hem iç kontrol ihlali hem de suistimal riskidir.
Şirketlerde Modern Kölelik ve Çocuk İşçiliğine İlişkin Kırmızı Bayraklar
Bu ihlaller genellikle doğrudan gözlemlenemeyen ancak belirli işaretlerle tespit edilebilen ihlallerdir. Aşağıda, şirketlerin bu tür riskleri erkenden fark etmesine yardımcı olabilecek temel kırmızı bayraklara yer verilmiştir:
- Çalışanların kimlik ve yaş belgelerinde tutarsızlıklar
- Çalışma koşullarında aşırılıklar (Aşırı uzun mesailer, düşük ücretler gibi)
- Yüksek nakit ödeme ve kayıt dışı çalışma oranı (kayıt dışı maaş ödeme, bordro sistemine kayıtlı olmayan iş gücünün kullanılması gibi)
- Tedarik zincirinde şeffaflık eksikliği (Alt yüklenicilerin, taşeronların ya da tedarikçilerin yeterince tanınmaması gibi)
- Barınma ve ulaşımın işveren tarafından kontrol edilmesi
- Çalışanların dil bilmemesi / kendi başına sözleşme okuyamaması
- İhbar mekanizmasının olmaması veya etkin kullandırılmaması
- İşe alımlarda üçüncü taraf aracıların kullanılması
Son Sözler: İnsan Onurunu Korumak
Modern kölelik ve çocuk işçiliği, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu pek çok ülkeyi etkileyen küresel çapta bir insan hakları ihlalidir. Şirketler, tedarik zincirinin her halkasında insan onurunu koruyan uygulamaları hayata geçirerek bu küresel sorunun çözümünde etkin bir rol oynayabilir. İş dünyasında atılacak her bilinçli adım, çocukların ve savunmasız bireylerin daha güvenli bir geleceğe ulaşmasına katkı sağlayacaktır.
Yazımı, Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’ne en çok yakışan ifadeyi yıllar önce dile getiren bir dünya liderine bırakarak tamamlıyorum:
“Vatanı Korumak, Çocukları Korumakla Başlar.”
– Mustafa Kemal Atatürk.
Kaynak:
Eğitimiş – 2025 Türkiye’de Artan Çocuk İşçilik