
Türkiye’de adli muhasebe kavramı henüz yeterince tanınmıyor ve çoğu kurum bu alanın öneminin farkında değil. Oysa adli muhasebe, dünyada uzun süredir şirketlerin suistimal, yolsuzluk ve finansal uyuşmazlıklardan doğan sorunlarının çözümünde etkin bir şekilde kullanılıyor.
Bu yazıda adli muhasebe kavramını ele alacak ve kurumlar için kritik önemini tartışacağız.
Adli Muhasebe Nedir?
Adli muhasebe; muhasebe, denetim ve soruşturma yöntemlerini bir araya getirerek finansal olayların gerçek yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlar. Yani sadece rakamlara bakmakla kalmaz, o rakamların arkasında yatan hikâyeyi de anlamaya çalışır. Böylece şirket içinde ya da dışında yaşanabilecek suistimal, usulsüzlük veya hataları gün yüzüne çıkarır.
Adli Muhasebeci Kimdir?
Adli muhasebeciyi, rakamlara farklı gözle bakan bir uzman olarak tanımlayabiliriz. Bir yandan muhasebe bilgisine, diğer yandan soruşturma becerisine sahiptir. Tıpkı bir dedektif gibi, belgelerden, kayıt sistemlerinden ve dijital verilerden ipuçları toplar. Ardından bu ipuçlarını birleştirerek finansal olayların iç yüzünü ortaya çıkarır.
Adli Muhasebe Faaliyetleri Nelerdir?
İçinde “muhasebe” geçtiği için bu kavramın yalnızca geleneksel muhasebe sınırlarıyla ilgili olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak adli muhasebenin alanı aslında sandığımızdan çok daha geniştir. Şirket içi suistimalleri incelemekten, kaybolan ya da saklanan varlıkların izini sürmeye kadar pek çok konuyu kapsar. Suistimallerin tespit edilmesi, davalarda uzman görüşü sunulması ya da finansal anlaşmazlıklarda çözüm için destek sağlanması da bu işin önemli parçalarıdır. Bunun yanı sıra, dijital verilerin incelenmesi, iş süreçlerinin ve iç kontrol sistemlerinin gerçekten işe yarayıp yaramadığının test edilmesi de adli muhasebenin görev kapsamına giren önemli alanlardır.
Adli Muhasebe Şirketlere Nasıl Faydalı Olur?
Adli muhasebenin, iş dünyasında bir anlamda hem kalkan hem de neşter görevi gördüğünü söyleyebiliriz. Kalkan yönüyle, şirketlerin iç kontrol mekanizmalarını güçlendirerek suistimal risklerini azaltır. Neşter yönüyle ise, yaşanan bir suistimal vakasında gerçeği ortaya çıkarır, kayıpların boyutunu belirler ve yönetime doğru kararlar alması için sağlam bir temel sunar. Adli muhasebe, özellikle usulsüzlüklerin yargıya taşındığı durumlarda gerçek gücünü ortaya koyar. Hazırladığı kanıta dayalı raporlarla sürecin hem hızlı hem de sorunsuz ilerlemesine yardımcı olur ve şirketlere sağlam bir hukuki dayanak sunar.
Vaka Çalışması
Cerebra olarak yaptığımız bir incelemede, şirketin iki çalışanın kasa ve bankadan usulsüz şekilde para çektiklerine dair iddialar vardı. Bunun için son 10 yıla ait tüm banka ekstrelerini topladık, analiz ettik ve şüphelilerin yaptığı banka çekimlerini listeledik. Ayrıca bazı tedarikçiler üzerinden düzenlenen sahte ve şişirilmiş faturalarla şirketten para aktarıldığına dair şüphelerimiz oluştu. Dijital veri incelemeleriyle olaya karışan üçüncü tarafları belirledik ve muhasebe müdürü ile bu taraflardan biri arasında çıkar çatışması olduğunu kanıtladık.
Muhasebe müdürünün, muhasebe sisteminde çok sayıda hesap ve karmaşık kayıt yöntemleri kullanarak farklı suistimal türlerini gizlemeye çalıştığını gördük; işlemleri titizlikle izleyip müdürün oluşturduğu tüm hileli kayıtları ve kullandığı yöntemleri ortaya çıkardık.
Tüm bulguları ve kanıtları bir araya getirip şirketin toplam zararını hesapladık, kapsamlı bir rapor hazırladık ve yönetime sunduk. Çalışmalarımız sonucunda, ilgili iki kişi hakkında yargı süreci başlatıldı ve muhasebe müdüründen şirketten usulsüz şekilde aldığı paraların yaklaşık %80’i geri alındı.
Sonuç
Kısacası adli muhasebe, sorunların ortaya çıkmasını önlemede güçlü bir araçtır. Yaşanan bir sorun olduğunda ise gerçeği ortaya çıkarıp çözümün önünü açar.
Yazının başında da belirttiğimiz gibi, adli muhasebe maalesef Türkiye’de henüz yeterince tanınmıyor ve yaygın olarak kullanılmıyor. Oysa bu alanın daha aktif kullanımı, şirketlerimize yalnızca mali açıdan değil, operasyonel süreçler ve kurumsal itibar bakımından da ciddi katkılar sunabilir.