Basın Bülteni: 9 Aralık Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü
CerebraBu yazımızda, yolsuzluğun yalnızca şirketleri değil, tüm toplumu etkileyen yapısını ortaya koyarken; Cerebra’nın etik, şeffaflık ve suistimal önleme perspektifiyle 9 Aralık Yolsuzlukla Mücadele Günü’ne dikkat çekiyor. Artan riskler karşısında kurumlar için güçlü bir etik liderlik, etkin kontrol mekanizmaları ve sıfır tolerans yaklaşımının neden kritik olduğunu ele alıyor.
Dünyada her 100 vakadan 48’i,
Türkiye’de ise 70’i yolsuzluk
Suistimal önleme ve inceleme alanında uzman bağımsız danışmanlık şirketi Cerebra, 9 Aralık Yolsuzlukla Mücadele Günü vesilesiyle yolsuzluk verilerinin ortaya koyduğu kritik tabloya dikkat çekiyor. “Bir yerde yolsuzluk ortaya çıktığında bedeli sadece şirketler ödemez, toplumun tamamı bu karanlığı hisseder. Kurumların kaybettiği her kuruş, toplumun üzerinde bir yük olarak birikir” diyen Cerebra Kurucusu ve CEO’su Fikret Sebilcioğlu, tüm paydaşları etik değerlere bağlılığı güçlendirmeye, şeffaflık mekanizmalarını geliştirmeye ve yolsuzlukla mücadelede sıfır tolerans yaklaşımını benimsemeye çağırıyor.
Suistimal önleme ve inceleme alanında uzman bağımsız danışmanlık şirketi Cerebra, 9 Aralık Yolsuzlukla Mücadele Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, yolsuzluk verilerinin ortaya koyduğu kritik tabloya dikkat çekti.
Açıklamaya göre; Birleşmiş Milletler’in 2003 yılında kabul ettiği “Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi”nin (UNCAC) ardından 9 Aralık, dünya genelinde yolsuzlukla mücadelede farkındalığı artırmak ve eylemleri teşvik etmek amacıyla kutlanan önemli bir gün haline geldi. Bu tarih, özellikle iş dünyasında karşı karşıya kalınan riskleri görünür kılması bakımından ayrı bir anlam taşıyor. Zira yolsuzluk, hem şirketlerin sürdürülebilirliğini hem toplumun adalet duygusunu derinden etkileyen, ekonomik olduğu kadar ahlaki bir sorun.
ACFE’nin 2024 Küresel Suistimal Raporu, yolsuzluğun yaygınlığını ortaya koyan çarpıcı sonuçlar içeriyor. Küresel ölçekte her 100 suistimal vakasının 48’i yolsuzluk kaynaklıyken, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgede bu oran %70 seviyelerine yükseliyor.
Küresel ortalamanın dahi oldukça yüksek olduğu bu tablo, Türkiye’nin yolsuzlukla mücadelede daha büyük bir risk alanıyla karşı karşıya olduğunu açık biçimde gösteriyor.
Rapordaki verilere göre yolsuzluk, tüm sektörlerde en yaygın suistimal türü konumunda bulunuyor; satın alma, muhasebe ve finans, üst düzey yönetim, satış ve idari işler gibi stratejik birimlerde vakaların daha yoğunlaştığı görülüyor. Bu sonuçlar, şirketlerde yalnızca finansal süreçlerin değil, yönetim yapılarının, karar mekanizmalarının ve iş etiğinin de yolsuzluk karşısında sınandığını ortaya koyuyor.
Fikret Sebilcioğlu: ‘Yolsuzluğun bedelini sadece şirketler değil, toplumun tamamı ödüyor’
Yolsuzluğun etkisi yalnızca kurumlarla sınırlı kalmıyor; toplumsal dokuyu da sessizce fakat derinden yıpratıyor. Cerebra Kurucusu ve CEO’su Fikret Sebilcioğlu, yolsuzluğun toplum genelinde yarattığı tahribatı şu sözlerle ifade ediyor: “Yolsuzluk çoğu zaman yalnızca kurumların iç meselesiymiş gibi görülür. Oysa etkisi çok daha geniştir. Bir yerde yolsuzluk ortaya çıktığında bedeli sadece şirketler ödemez; toplumun tamamı bu karanlığı hisseder. Adil rekabet zedelenir, fırsatlar azalır, insanların ‘emek verirsem başarırım’ inancı karanlığa gömülür. Kurumların kaybettiği her kuruş, aslında toplumun üzerinde bir yük olarak birikir. Bu açıdan bakıldığında, yolsuzluk yalnızca bir kurum içi sorun değil; güveni aşındıran, toplumsal yapıyı sessizce yıpratan bir sorundur.”
Sebilcioğlu, yolsuzlukla mücadele kararlı bir etik duruş gerektiğine dikkat çekiyor:
“Yolsuzlukla mücadele, yalnızca finansal kayıpları engellemek için değil, toplumun adalet duygusunu korumak ve şirketlerin uzun vadeli güvenilirliğini sürdürülebilir kılmak için de hayati öneme sahip. Yolsuzluk, hem şirketlerde iş süreçlerini bozan hem de kamu kaynaklarını israf ederek ekonomik eşitsizliği derinleştiren bir yapı yaratıyor. Bu nedenle yolsuzlukla mücadele, teknik bir uyum gerekliliğinden öte, doğru iş yapma kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak görülmeli.”