Dokunduğunuz Paraya Dikkat Edin. Çok Kirli Olabilir!

Fikret Sebilcioğlu
  • Fikret Sebilcioğlu, SMMM  CFE, Anti-Bribery Specialist
  • Yönetici Ortak
  • E-posta Gönder

Bir ülke düşünün. Dünyanın herhangi bir yerinden para geliyor. Parayı gönderen kişi veya şirketle, parayı alanlar aynı değil. Parayı gönderen de, paranın nasıl kazanıldığı da belli değil. Hatta, gelen para vergiden ve vergi incelemesinden muaf ve bunun için garanti veriliyor. 
 

“Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına” ilişkin 7143 sayılı kanun 18 Mayıs 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı. 

Bu kanuna göre yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, 30 Kasım 2018 tarihine kadar banka veya aracı kurumlara bildiren gerçek ve tüzel kişiler, bu varlıkları serbestçe tasarruf edebilecek. Bildirilen varlıklar nedeniyle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak.

Bu kanun henüz yürürlükteyken, 4 Temmuz 2018 tarihde çıkarılan bir tebliğ ile kanuna ek yapıldı. Bu eke  göre, Türkiye’de açılacak hesaba varlık bildirimi yapacak hesap sahibi (kişi veya tüzel kişi) ile yurtdışından varlığı transfer edecek hesap sahibi farklı olabilecek. Zaten paranın oldukça esnek bir yapıda  gelebildiği bir düzenlemenin yeterli görülmeyip, paranın kimden veya hangi şirketten geldiğini de saklama ihtiyacının nereden kaynaklandığını tahmin etmek çok zor değil. 

Kanunun kendisi ve sonradan yapılan ilave ile üçüncü şahısların da Türkiye’ye para transferi yapabilmesinin önünün açılması, kara para riskini oldukça arttırmış durumda. 

Transfer edilecek paralar kuvvetle muhtemel vergi cennetleri olarak adlandırılan yerlerden gelecektir. Bilindiği üzere vergi cennetlerinde ortaklık yapıları gizli, karmaşık ve çok fazla paravan kişi ve şirket kullanılmaktadır. Panama ve Paraside Kağıtları bu durumu ortaya koymuştur. Bu gizlilik ve karmaşıklığın en önemli nedeni ise genelde paraların suç işleyerek kazanılması ve vergiden kaçırıldığı için vergi cennetlerinde tutulmasıdır.

Suç parası yaratmanın en sık karşılaşılan yöntemleri: 

•    Özellikle kamu çalışanlarının aldığı rüşvetler,
•    Yasadışı silah ticareti,
•    Uyuşturucu ticareti,
•    Uluslararası yaptırımları ihlal eden ticaret.

Yukarıda bahsi geçen düzenlemelerle hem yasal olmayan yollarla elde edilen paralar Türkiye’ye gelebilecek hem de vergi ödenmeden “kirli para” statüsünden kurtularak aklanacak. 

Kanunların adaleti sağlamadığı, dürüst kişi ve şirketlerin cezalandırıldığı, suçluların ise cesaretlendirilerek ödüllendirildiği bir uygulamayla karşı  karşıyayız.

Eğer Türkiye’de yerleşik yabancı bir şirket iseniz ve kara para aklamayı önleme konusunda sert şirket politika ve prosedürleriniz varsa sanırım kendinize şu soruyu sormanız gerekecek: Bu kanunla Türkiye’ye gelen ve aklanan bir para, şirket uygulamalarınız açısından kullanılabilir temiz bir para mıdır yoksa halen “kirli”, en azından “şüpheli” bir para mıdır? Eğer temiz   para olarak kabul ederseniz soru kalmamış demektir. Eğer halen şüpheli para ise bu noktadan sonra muhtemel riskleri ortadan kaldırmak için önlem almanız gerekecektir. 

Yukarıda bahsettiğim konular bir kez daha Türkiye’de üçüncü taraf risklerinin ne denli önemli olduğunu ve iş yapacağınız tarafları seçerken ve sonrasında işinizi yaparken ne kadar dikkatli olmanız gerektiğini gösteriyor.

Sanırım kimse silah ticareti yapan bir Rus veya uyuşturucu ticareti yapan bir Afgan kişi veya kuruluşun parasına dokunmak istemez.
 

PAYLAŞ