Üçüncü Taraf Rüşvet Riski Değerlendirme Süreci: Bilim mi Sanat mı?

Fikret Sebilcioğlu
  • Fikret Sebilcioğlu, SMMM  CFE, Anti-Bribery Specialist
  • Yönetici Ortak
  • E-posta Gönder

Üçüncü taraflarla ilişkili rüşvet risklerini tanımlamak, bölümlendirmek, bertaraf etmek ve izlemek ile eldeki verileri kullanarak orantılı bir inceleme (due diligence) tasarlamak, üçüncü taraflara ilişkin rüşvetle mücadele çerçevesi açısından çok önemlidir.

Tüm üçüncü taraflar için aynı risk değerlendirme sürecinin aynı şekilde kullanılması, kaynakları sulandırır ve odağı yüksek riskli alanlardan farklı yönlere çevirebilir. Bu yaklaşım yetersiz bir gözetime veya şirkete zarar veren etik dışı davranışlara neden olabilir.

Üçüncü taraf risk değerlendirme süreci, şirketlerin orantılı bir yaklaşım geliştirmelerini sağlar. Bu, şirketlerin yüksek riskli üçüncü tarafları belirleme ve bu risklere uygun şekilde yanıt vermelerini sağlar. Süreç, üçüncü taraflarla ilişkili risk faktörlerinin gerekli ölçüde anlaşılmasını, böylece uygun sınıflandırılmasını ve risklerin orantılı bir şekilde bertaraf edilmesini amaçlamaktadır.

Transparency International İngiltere tarafından yayınlanan “Diagnosing Bribery Risk” adlı yayında, üçüncü taraflara ilişkin rüşvetle mücadele metodolojisi ile ilgili aşağıda belirtilen adımlara ilişkin kapsamlı açıklamalar sunulmuştur:

  1. Plan ve kapsam
  2. Üçüncü taraf riskleri ile ilgili bilgi toplama
  3. Genel risk faktörlerinin tanımlanması
  4. Farklı üçüncü taraf türleri ve diğer risk kriterleri için risk kategorilerinin oluşturulması
  5. Tespit edilen risklerin azaltılması için sürecin tanımlanması

Plan ve kapsam

Üçüncü taraf rüşvet risklerinin değerlendirmesi, sürdürülebilirlik, iş gücü vb. gibi diğer risk alanlarıyla uyumlu bir şekilde yapılmalıdır. Ayrıca üçüncü tarafların kullandığı diğer taraflar (alt yükleniciler gibi) ile ilgili kapsam da belirlenmelidir.

Üçüncü taraf riskleri ile ilgili bilgi toplama

Rüşvet risklerini uygun bir şekilde değerlendirmek için gerekli bilgilerin toplanması çok önemlidir. Sektöre ve kullanılan üçüncü tarafa bağlı olarak, bu bilgiler, şirketin karşılaşabileceği rüşvet ve suistimal risklerinin anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

Kilit bilgi kaynakları (a) due diligence raporları, ihbar raporları ve denetim raporları gibi iç belgeler (b) internet araştırmaları ile elde edilebilecek rüşvet yasalarının uygulamaları ile ilgili raporlar veya (c) yolsuzlukla mücadele danışmanları olabilir. Ek olarak, rüşvet ve yolsuzluk konusu ile ilgili şirket kültürünün yanında, due diligence çalışması, izleme ve denetimlere ilişkin tutumlarını değerlendirmek amacıyla yüksek riskli coğrafyalarda ve sektörlerde faaliyet gösteren kritik üçüncü taraflarla görüşmeler yapılmalıdır.

Genel risk faktörlerinin tanımlanması

Üçüncü taraf rüşvet riski, şirket adına hareket eden aracı veya herhangi bir üçüncü tarafın, rüşvet teklif etmesi, ödemesi veya rüşvet alması sonucunda, şirketin olası hukuki zarara ve itibar kaybına maruz kalma riskidir. Bu nedenle, üçüncü taraf rüşvet riski perspektifinden neyin yanlış gidebileceği konusunda kapsamlı bir anlayış ve analiz çok önemlidir.

Üçüncü taraf risk faktörlerine aşağıdaki örnekler verilebilir:

  • Kamu görevlileri ile etkileşim
  • Üçüncü tarafların kendi kullandıkları alt yüklenicilere güven
  • Şirketi temsil etme yetkisi
  • Yolsuzluğun yüksek olduğu ülkelerdeki operasyonlar
  • Yolsuzluğa açık sektörlerde faaliyetler
  • Kritik hizmetlerin sağlanması
  • Faaliyetlerin kritik lisansların alınmasına bağlı olması
  • Olağandışı ödeme talepleri, yöntemleri veya tutarları

Mağdur şirkette rüşvet riskinin, yozlaşmış üçüncü tarafların şirket içindeki suistimalci çalışanlar tarafından rüşvet paralarının şirket dışına çıkarılması için bir kanal olarak kullanılması sonucunda oluşması oldukça dikkat çekicidir. İlk 10 FCPA vakasının tamamında rüşvet şirket içinden başlamış üçüncü taraflar aracılığıyla rüşvet paraları şirket dışına çıkarılmıştır.

Farklı üçüncü taraf türleri ve diğer risk kriterleri için risk kategorilerinin oluşturulması

Bu adım, risk değerlendirme sürecini, üçüncü tarafları değerlendirmek amacıyla yapılan due diligence sürecine bağlar. Şirket tarafından kullanılan her bir üçüncü taraf türü, bu tür ile bağlantılı risk faktörlerini dikkate alarak bir risk kategorisine tahsis edilir. En yaygın çerçeve, yüksek, orta ve düşük kategorilerinde üç seviye kullanmaktır. Bu çalışmanın amacı, en yüksek riske sahip üçüncü taraflara odaklanmak için sınıflandırma yapmak ve böylece due diligence sürecinde kaynakları uygun bir şekilde kullanabilmektedir.

Tespit edilen üçüncü taraf risklerinin bertaraf edilmesi için sürecin tanımlanması

Üçüncü taraf rüşvet riski profilinin anlaşılmasından sonra, belirli üçüncü taraf türleri ve risk faktörleri için de göz önüne alınarak, bu risklerin en iyi nasıl bertaraf edileceğine karar verilmesi gerekir.

Günün sonunda yukarıda bahsedilen çalışmaların bir karar verme faaliyeti olduğu düşünüldüğünde, üçüncü taraf rüşvet risklerine ilişkin risk değerlendirme sürecinin bir bilim mi yoksa sanat mı olduğunu sormak ve değerlendirmek istiyorum.

Yukarıda belirtilen faaliyetlerin daha çok “bilim” tarafı (risk analizi ve sayısal ve objektif ölçülere dayanan karar alma yöntemi) ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Peki sürecin “sanat” yönü veya diğer bir deyişle “beceri” yönü var mı? Bence risk değerlendirme anında, tecrübeli bir profesyonelin sezgi, uzmanlık ve şirkete ilişkin bütünsel görüşüne dayanan analizi ve karar alma yöntemi, sürecin “sanat” yönünün en az “bilim” yönü kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Bu iki özelliğin birlikte kullanılabilmesinin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Risklerin analiz edilmesi ve hesaplanabilmesi için bilimsel ve yapısal bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu kesin. Bununla birlikte, geleceğin neler getirebileceğini düşünebilmek için iç görü ve hayal gücüne ve elbette belirli durumlarda doğru kararları almak için mantığa ve içgüdüye ihtiyaç duyulduğu da yadsınamaz bir gerçek.

PAYLAŞ